Powerbank Kullanmanın Yararları?

Powerbank, son zamanlarda cep telefonu aksesuarları arasında en çok aranan ürünlerden biri haline geldi. Prizden uzak olduğunuz yerlerde cep telefonu, bilgisayar, tablet gibi cihazların hızlı şarj edilmesini sağlayan bir cihazdır. İçinde elektriği depolayabilen bu cihaz, tıpkı bir cep telefonu pili gibi çalışır. Ancak, bir güç bankasındaki pil, bir cep telefonu pilinden çok daha büyüktür. Bahsettiğimiz cihazların pili biterse, güç kaynağında depolanan enerjiyi bir kablo kullanarak cihazınıza kolayca aktarabilirsiniz.powerbank kullanımı, powerbank yararları, powerbank kullanmanın faydaları

Teknolojik yeniliklerin cihazlara uyarlanması, o cihazların pil ömrünü de kısaltıyor. Doğal olarak kısa sürede boşalan bir pil kesintisiz iletişim sağlar. Telefonlarda daha fazla ekran ve daha iyi işlemci performansı, işlerimizi daha hızlı yapmamızı sağlarken, gün boyunca pil sorunları da ortaya çıkabilir. Güç bankası sayesinde priz yakınında geçirilen zaman ortadan kalkar.

Powerbank’ı nasıl kullanırım?

Powerbank, birçok cihazda kullanılan bir enerji aracıdır. Acil bir durumda imdada yetişiyor olması işi çok daha hızlı tamamlamanızı sağlıyor. Bir prize ulaşmanın zor ve imkansız olduğu yerlerde kullanılan bu cihaz sayesinde sorun ortadan kalkmaktadır.

Powerbank kullanmak için öncelikle cihazın doldurulması gerekmektedir. Komple bir güç kaynağındaki enerji, kullanılacak cihaza bir kablo ile aktarılır. Cihaz, mevcut enerji miktarına bağlı olarak kısmen veya tamamen şarj edilebilir.

Powerbank kullanmanın faydaları nelerdir?

Güncellenen teknolojiler ihtiyaçları değiştirirken, kullanmaya başladığımız cihazlarda enerji ile ilgili bir sorun var. Örneğin aktif olarak kullandığımız cep telefonlarımızın pilleri gün içinde yetmiyor. Dolayısıyla işimize devam ederken bizi prize takmaktan kurtaran güç kaynakları hayatımızın kesintiye uğramamasını sağlıyor.

Günde bir kez şarj olan bir powerbank ile telefonunuzu bir veya birkaç kez şarj edebilirsiniz. Aynı zamanda seçtiğiniz güç bankasının kapasitesi ve kalitesi ile de ilgilidir. Bunun için mutlaka ihtiyacınız olan ürün için en kaliteli ürünü seçmelisiniz. Kalitesiz, yetersiz ve güçlü bir powerbank ile donatılmamış olması beklentilerinizi karşılamaz ve cihazınıza zarar verebilir. Powerbankler ihtiyaç halinde gereken enerjiyi sağlarlar.

SSD ve HDD Performans Testi Yapma

Her kullanıcı bilgisayarından istediği hız ve performansı almak ister. Genel olarak, bir bilgisayarın markası ve modeli, kullanıcı beklentilerini karşılamada önemli bir rol oynar. Ayrıca, bilgisayarlarda depolamaya ve hıza izin veren SSD’lerin performans üzerinde doğrudan etkisi vardır. Genel olarak, SSD’lerin bir miktar hız desteği vardır. Ancak SSD performansı zamana ve kullanıma bağlı olarak düşebilir.ssd performans testi, hdd performans testi, ssd nasıl test edilir

SSD’den önce her bilgisayarda bulunan ancak daha sınırlı depolama alanı sunan bir diğer seçenek de sabit disklerdir. Genel olarak günümüzde birçok bilgisayar SSD desteği ile kullanıcılara ulaşmaktadır. Ayrıca hard disk seçeneği olan bilgisayarlar da olabilir. SSD ve sabit disk performansı, cihaz kullanımını doğrudan etkiler. İlk günkü gibi hızlı ve verimli kullanım için her zaman performans testi yapabilirsiniz.

Oldukça basit bir işlem olan SSD ve hard disk testlerini pratik olarak geçebilirsiniz. Sağlıklı sonuçlar elde etmek için tasarlanmış özel yazılımlarınız olabilir. Basit ve hafif yazılım seçeneklerine erişerek katı hal sürücünüzün ve sabit sürücünüzün performansını test edebilirsiniz.

Öncelikle uygun SSD ve sabit disk test yazılımını indirerek başlayabilirsiniz. Kurulum tamamlandıktan sonra yazılım ekranını açabilir ve uygun alana gidebilirsiniz. Buradan, talimatları izleyerek hızınızı test etmek için bir sürücü seçebilirsiniz. Bu noktada, SSD veya sabit sürücüden biri görünecektir. Bunlardan birini seçerek performans testi yapabilirsiniz. Uzun bir test aşamasından sonra sol/sağ üst köşelerden okuma ve yazma hızını izleyebilirsiniz.

Katmanlı SSD

Günlük kullanımda, bilgisayarlar çok yer kapladığından depolama alanı ihtiyacı her zaman artar. Aradığınız geniş depolama desteğini hızlı sistemlerle birleştiren Longline SSD seçenekleri ile aradığınızı bulabilirsiniz.

Depolama ihtiyaçlarınıza göre tasarlanmış SSD seçenekleri arasından mükemmel GB desteğini satın alabilirsiniz. Taşınabilir SSD seçenekleri ile verileriniz her zaman yanınızda. Bu sayede kayıtlı verileri gittiğiniz her yere götürebilirsiniz. Longline SSD seçenekleri ile aynı anda geniş depolama alanı ve yüksek performanslı bilgi işlem kullanabilirsiniz.

İlkbaharda Cilt Bakımı Yapma

Mevsimler gelip geçerken, cilt bakım ihtiyaçlarımızı buna göre değiştirmeliyiz. İlkbahar ayları genellikle polenlerin salındığı aylardır. Bu nedenle cilt daha reaktif ve alerjik reaksiyonlara karşı daha hassastır.

Soğuk kış aylarında cildimizi korumak için kullandığımız kremleri değiştirmenin tam zamanı. Kışın cilt, soğuktan dolayı ilkbahara göre daha kuru ve yağsız olur. Baharın gelmesiyle birlikte vücudumuzdaki yağ oranı artıyor. Artık yağlı kremler yerine daha az yağlı ve hafif kremleri tercih etmelisiniz. Çünkü yağ içeriği yüksek olan kremler ciltte sivilce oluşumuna neden olabilir. Ayrıca bir tonik kullanmanızı öneririz.cilt bakımı yapma, ilkbaharda cilt bakımı, cilt bakımı nasıl olmalı

Sıcak havalarda cilt pul pul dökülmeye pek uygun değildir. Bu nedenle yaz öncesi son peeling havaların çok sıcak olmadığı bahar aylarında yapılmalıdır. Daha önceki yazılarımızda nasıl peeling yapılacağından bahsetmiştik. Ama küçük bir tavsiyede bulunalım. Bir pamuğa limonu sıkın, üzerine şeker serpin ve yüzünüze uygulayın. Ardından yüzünüzü ılık suyla durulayın ve temizlenmiş cilde nemlendirici uygulayın.

Şimdi basit bir cilt temizleme maskesi yapalım.

Cilt temizleme maskesi

Malzemelerimiz:

1 yemek kaşığı kuru lavanta

3 yemek kaşığı yulaf

2 yemek kaşığı kil

Bu 1 yemek kaşığı kuru gül yaprağı olacak.

Tüm malzemeleri karıştırın ve üzerine kaynar su dökün. Macunsu bir kıvam alana kadar karıştırmaya ve karıştırmaya devam edin. Cilde uygulayın ve 15 dakika bekleyin. Yüzünüzü ılık suyla durulayın ve haftada bir kez uygulayın.

Saç dökülmesine karşı maske

Mevsimsel olarak saçları dökülen kişilerin bahar mevsimine girdiğimiz bu dönemde çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Bunun için kendi imkanlarınızla saç dökülmesine karşı bir maske yapabilirsiniz.

Malzemeler:

1 yemek kaşığı biberiye yağı

1 çay kaşığı ısırgan tohumu yağı

2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı

Bu 3 çay kaşığı ardıç yağı olacak.

Yapımı oldukça basit. Tüm malzemeleri emilene kadar karıştırın ve saç derisine uygulayın. Bu maskeyi haftada bir kez uygulayın.

Sebze – Meyve Detoksu

Haftada bir veya iki kez meyve ve sebze ilacı uygulayabilirsiniz. 24 saat boyunca sadece meyve ve sebze yediğinizde vücudunuz temizlenir. Günde en az 2 litre su için. Yeşil veya beyaz çay da detoksun bir parçası olabilir ve günde iki ila üç fincan içebilirsiniz.

Bahar ayları için birkaç önerimiz daha olacak. Güneş kremi kullanmaya başlayabilirsiniz. Retinolün yan etkilerinden biri de güneş ışığına karşı artan hassasiyet olduğu için retinol kullanımınızı azaltmanızı da öneririz.

Stresle Baş Etme Yolları Nelerdir?

Son günlerde hayatımızı etkisi altına alan korona virüs sayesinde toplumumuzu ve insan sağlığını korumak adına evlerimize kapandık. Gönüllü karantina sürecinde, daha önce hiç bu kadar uzun süre evlerimizde kalamayacağımızı fark ettik. Evden çıkmadığımız yoğun bir hayattan durağan bir hayata geçtik. Herkes yaşam tarzını ve alışkanlıklarını değiştirme ihtiyacının olumsuz etkisini hissetti.

Sosyal ağlardaki son haberleri sessizce takip etmeye ve hayatı kendi içimize dönerek ölçmeye başladık. Her gün kendimize sürekli soruyor ve hastalık belirtileri arıyorduk. Öyle bir ruh halindeyiz ki öksürdüğümüzde endişeleniyoruz. Olanlara göre, aslında bu süreçte böyle hissetmek oldukça normal.stresle başa çıkma, stres ve nefes egzersizleri, nefes egzersizi ile stresi yenme

Elbette kendinizin ve sevdiklerinizin hayatları için endişelenerek yaşamak çok zordur. Bu durumda, stres seviyelerinin dengesini korumak çok önemlidir. Stres yönetimini kullanarak bu süreci kontrollü bir şekilde atlatmak için; Nefes egzersizleri yaparak rahatlayabiliriz. Depresyon, kaygı ve psikolojik stresi azaltmanıza yardımcı olacak nefes egzersizleri tasarladık.

Stresi azaltmak için nefes egzersizleri;

Nefes almak, tüm vücudu yenileyen ve stresi azaltan hayati bir işlevdir. Nefesinizi kontrol ederseniz, birçok psikolojik olayda, özellikle stres ve depresyonun yönetiminde etkili olduğunu görebilirsiniz.

Diyafram Nefesi … Ayak parmaklarınızı uzatarak yere yatın ve bacaklarınızı hafifçe açın. Parmaklarınız ve avuç içleriniz dışa bakacak şekilde kollarınızı yanlara doğru uzatın. Bir elinizi göğüs kafesinizin üzerine, diğer elinizi göğüs kafesinizin altına koyun. Şimdi tamamen nefese odaklanarak derin bir nefes alın. Bu döngüyü 5 kez tekrarlayın ve her nefeste 3’e kadar sayın.

Nefes egzersizini doğru yaptığınızdan emin olmak için göğsünüzü kontrol edin. Nefes aldığınızda alt göğsünüz şişiyorsa, diyaframla doğru nefes alıyorsunuz demektir.

Uyarıcı Solunum … Belirli bir yere oturun. Vücudunuzun yeterince rahat ve salınık olduğundan emin olduktan sonra, burnunuzdan daha sık nefes almaya başlayın. Burada önemli olan nokta ağzınızın kapalı olmasıdır. Nefes alma ve verme sürelerinin kısa ve eşit olduğundan emin olun.

İlk deneme için en fazla 15 saniye pratik yapın. Zihninizle derin bir bağ kurmanıza yardımcı olan bu nefes alma tekniğini 1 dakikadan fazla denemeyin. Zamanla, vücut rahatlarsa ve gerektiği gibi süreyi beş saniye artırabilirsiniz.

Rahatlatıcı Nefes Alma (Teknik 4-7-8) … Sırtınızı dik tutun, önce nefes verin. Dilin ucu üst kısmın arkasında olmalı ve tüm egzersiz boyunca kaldığından emin olmalısınız. Nefes alırken içeride 4’e kadar saymalı ve nefesinizi tutarken tekrar 7’ye kadar saymalısınız. Nefes verirken 8’e kadar saymalı ve aynı zamanda nefesinizi tamamen bırakmalısınız.

Bu tekniği 4-7-8 döngü toplamda 4 kez yapmak yeni başlayanlar için ideal olacaktır. Egzersiz yaptıkça ve nefes egzersizine alıştıkça bu sayıyı artırabilirsiniz.

Nefes Görselleştirme Tekniği… Yapmanız gereken her şey oldukça basit. Sakin ve rahat kalırken yaptığınız nefesi görselleştirmelisiniz. Nefesinizi görselleştirin. Burnunuzdan düşünün, ayak parmaklarınıza kadar tüm vücudunuzu dolaşın.

Genellikle tercih edilen stres azaltma yöntemi olan nefes görselleştirme ile ne kadar sakin ve huzurlu hissettiğinize şaşıracaksınız. Bu egzersiz aynı zamanda rahatlamanıza ve gevşemenize izin verdiği için zihninizi temizlemenize de yardımcı olacaktır.

Nefes sayma yöntemi… Sırtınız dik ve başınız hafifçe öne eğik oturun. Kendinizi özgür bırakın ve nefesinize müdahale etmeyin. Her nefes verdiğinizde içeriden saymaya başlayın; 1, 2, 3 …

Bunu ilk kez yapıyorsanız, başvurunuzu 10 dakikadan fazla göndermeyin. 5 diyene kadar döngü yapın ve başa dönün. Eğer durmadan saymaya devam ederseniz, 8 ve üzerine çıktığınızda dikkatinizin dağıldığını ve konsantrasyonunuzu kaybettiğinizi fark edeceksiniz.

Koronavirüs salgını; Psikolojik bozulmadan, bilinçli, sağlıklı ve en az hasarla ayakta kalan ülkelerden biri olmak istiyorsak lütfen evde kalmaya devam edin. Bu süreç; Fiziksel ve psikolojik kontrol altında olmalı, stres, depresyon gibi olumsuz duygusal durumlara düşmemeliyiz. Gerekirse, bu nefes egzersizlerini uygulamalı ve stresi kontrol altında tutmalısınız.

Tatilde Güneşten Korunmanın Yolları

Dünyanın en büyük enerji kaynağı olan güneş, çeşitli boyutlarda ışınlar yayar. Güneşten sıçrayan Dünya’ya ulaşabilen ışınlar ultraviyole ve görünür ışıktır. En yoğun ve en güçlü güneş ışınları 11:00-16:00 saatleri arasındadır. D vitamininin en doğal kaynağı olan güneşin aslında doğru kullanıldığında sağlığımız için son derece faydalı olduğunu da biliyoruz. Kendimizi farklı UV ışınlarına maruz bırakarak cildimizde onarılamaz hasarlara da neden olabiliriz. Güneşe maruz kalma durumunuzu değiştirebilecek faktörleri bilerek yaz aylarında şu ipuçlarını almalısınız; Hem sağlıklı kalmanıza hem de zehirsiz bir tatil geçirmenize yardımcı olacağını düşündük. Tatilde güneşle başa çıkmanıza yardımcı olacak bazı önemli püf noktaları bir araya getirdik…tatilde güneşten korunma, güneşten nasıl korunulur, güneşin etkisinden korunma

Güneşin etkileri farklı mı?

Evet… Herkes güneş ışınlarına farklı derecelerde maruz kalır ve bu tamamen farklı sonuçlara yol açabilir. Güneş ışığına aynı anda ve aynı anda maruz kalan iki kişi farklı şekillerde etkilenebilir. Bunun nedeni ise cildimizin yapısından kaynaklanan değişikliklerdir. Tüm insanların güneş ışınlarına aynı oranda maruz kalmadığını belirtmek isteriz. Güneşin hareketini değiştiren faktörler;

UV biriktirme etkisi,

Cilt tipi ve yapısı,

UV radyasyonunun yoğunluğu,

Bölgenin ekvatora yakınlığı,

yükseklik seviyesi,

güneş ışığına maruz kalma süresi,

Su, güneş ışığının etkisini azaltmaz,

Farklı ten rengi pigmentleri.

Tatilde güneşten korunmak için 5 ipucu

Terleme ve suya maruz kalma nedeniyle etkinliğini yitirebilecek güneş koruyucuları tekrar uygulamayı ihmal etmeyin.

Güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce güneş koruyucu losyonlar ve kremler uygulamayı unutmayın.

Tatilinize şıklık katmak için ünlü markaların en trend spor şapkalarından faydalanarak güneşe maruz kalmanızı en aza indirebilirsiniz.

Güneş ışınlarının en güçlü ve dikey olarak yansıdığı 11:00-16:00 saatleri arasında doğrudan güneş ışığından kaçının.

Güneşte oturmak yerine bir ağacın altında, şemsiye altında veya gölgede oturabilirsiniz. Yine de yansıyan güneş ışınlarının etkilerine karşı koruduğu unutulmamalıdır.

Güneş çarpması veya tansiyon gibi aşırı sıcaktan kaynaklanan sağlık sorunlarından korunmak için yanınızda daima bir su şişesi/su şişesi bulundurmalı ve düzenli olarak su içmelisiniz.

Güneş ışınları neden zararlıdır?

Güneşe uzun süre maruz kalmak ciltte ince ve kaba kırışıkların oluşmasına neden olur.

Yoğun güneş sonrası cildin üst tabakası 2-4 cm’dir. Kalınlaşabilir,

Cilt giderek sertleşir,

Güneşlendikten sonra ciltte kalıcı ve geçici lekeler oluşabilir.

Bu damarların daha görünür ve görünür hale gelmesini sağlar,

Uzun süre güneşlenmek cildin çok daha erken yaşlanmasına neden olabilir,

Cildinizin cansız, sarı ve kuru görünmesini sağlar,

Ayrıca, güneş ışığına bilinçsizce doğrudan maruz kalmanın cilt kanserine neden olabileceğinden, bunun öncelikli olarak verilmesi gereken hassas bir konu olduğunu da hatırlatırız.

Güneşe uzun saatler boyunca korumasız bakmak katarakt ve görme bozukluğuna neden olabilir. Bu nedenle güneş gözlüklerini aksesuar olarak kullanmak yerine koruma aracı olarak düşünmenizi ve ultraviyole ışınlarını kırabilen ürünler seçmenizi öneririz.

Güneş ışınlarına eşlik eden yüksek nemin yanı sıra; halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, kas krampları ve bayılma mümkündür.

Yüksek sıcaklık ve dikey güneş ışınları; Bu, ani bilinç kaybı, güneş çarpması, kalp krizi, felç ve hatta ölüme yol açabilecek tehlikeli sonuçlara neden olabilir.

Çikolatanın Saklı Sırları Nelerdir?

Çikolatanın tarihi M.Ö. Güney Amerika’da kakao ağacı yetiştiren Mayaların, bu ağacın meyvesinin bir hayvan tarafından yendiğini fark etmeleri ile başlar. Kakao ağacından hasat edilen çekirdekleri zamanla kullanmayı öğrenen Mayalar, MS 600 civarında bir çikolatalı içecek yaptılar. Maya ve Aztekkrat Montezuma, önemli bir olay olarak gördükleri günde 50 fincana kadar çikolata içebiliyorlardı. Ülkeye misafir olarak gelen rahipler, yöneticiler, yüksek rütbeli askerler ve tüccarlar, kraliyet ailesine ait bir içecek olan çikolatayı içebilirdi. İspanyol kaşifler Christopher Columbus ve Hernán Cortez ülkeyi misafir olarak ziyaret ettiğinde, sunulan kakaolu içeceği beğendiler ve ülkelerine geri götürdüler. Zamanla üretilen kakao hızla yayılmaya devam ediyor ve farklı ülkelerde farklı tatlarla üretiliyor. İngiltere’de içeceklerin hazırlanması için katı halde satılmaya başlanan çikolata, Avrupa’ya yayıldı. Ülkemizde açılan ilk yerli çikolata fabrikası 1927 yılında Feriköy’de olmuştur. Yaklaşık 2.600 yıllık geçmişi olan çikolatanın sağlığa faydaları araştırılmakta ve inanılmaz sonuçlara ulaşılmaktadır. Modern fabrikalarda yapılan araştırmalar da çikolatanın kontrollü tüketildiğinde insan sağlığı üzerinde son derece faydalı etkileri olduğunu gösteriyor.çikolatanın sırları, çikolatanın faydaları, çikolata nelere iyi gelir

Çikolatanın besin değeri;

Yüksek kalorili içeriği ile bilinen çikolatada; protein, yağ, potasyum, kalsiyum, demir ve karbonhidratlar var. A vitamini, K vitamini ve C vitamini de içeren çikolata, eşsiz tadı nedeniyle birçok insanın vazgeçilmezidir. Kalori sayısı yüksek olduğu için kontrollü tüketilmesi önerilen çikolatanın içindeki kakao miktarı kadar sağlıklı olduğunu söyleyebiliriz. Çikolata, manganez, bakır, fosfor, sodyum ve çinko gibi zengin yapısı nedeniyle en keyifli yiyeceklerden biridir. Özellikle tavsiye edilen ve kakao oranı yüksek olan bitter çikolata, diğer çikolata türlerine göre çok daha sağlıklıdır. Kakao içeriği %70 ve üzeri olan bitter çikolatanın tam bir antioksidan kaynağı olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle uzmanlar bitter çikolatanın tercih edilmesini önermektedir.

Çikolatanın sağlığımıza faydaları;

Çikolatanın en önemli faydası kardiyovasküler korumadır. Kan akışını düzenleyerek damar tıkanıklığı ve kalp krizi riskini azalttığı bilinmektedir.

Azot, lif ve yağ içeren çikolatanın zihinsel berraklık sağladığı gösterilmiştir.

Çikolatanın sıklıkla duyduğumuz faydalarından biri de mutluluk hormonunun daha fazla salgılanmasını teşvik etmesi, onu rahatlatması ve sakinleştirmesidir.

Çikolata, yapısındaki lif sayesinde bağırsaklara etki ederek sindirim sisteminin aktif çalışmasını sağlar.

Bu, kum ve böbrek taşı gibi problemlerin riskini azaltır.

Çikolatanın içerdiği kakao sayesinde kan akışını hızlandırdığı, beyindeki kan damarlarının tıkanmasını önlediği ve beyin kanaması riskini en aza indirdiği bilinmektedir.

Çikolata, magnezyum içeren yapısı sayesinde vücuttaki asit seviyesini dengeleyerek sindirime yardımcı olur.

Cilt sağlığına iyi gelen çikolata yaşlanma etkilerini de yavaşlatır.

Düzenli çikolata tüketimi vizyonu iyileştirmeye yardımcı olur.

Düzenli olarak çikolata tüketenlerin kalp krizi, felç ve felç ile daha az sorunları olduğu bulunmuştur.

Çikolata içerdiği vitaminler nedeniyle tükettiğinizde daha enerjik hissedersiniz.

 Çikolata kalsiyum içerdiğinden kemik gelişimi için çok etkilidir.

Çikolata kan şekerini dengeler ve aynı zamanda güçlü bir idrar söktürücüdür.

Çikolata, kan hücreleri için önemli bir madde olan demir içerir.

Bağırsak kanserine yakalanma olasılığını en aza indiren çikolata; Ayrıca öksürük, boğaz ağrısı ve soğuk algınlığına da iyi geldiği söylenmektedir.

Çikolata kontrollü tüketim ile kolesterol seviyelerini dengeler.

Kuşak Farkları ve Beslenme Alışkanlığı Değişikliği

Araştırmalar, kişisel özelliklerden tutum ve davranışlara kadar nesiller arası bir fark olduğunu ve yeme alışkanlıklarının farklı olduğu savunuculuğunu göstermiştir. Dünyanın her yerinde X, Y ve Z isimli kuşaklar, iş dünyasından teknolojik bakış açısına göre farklı düşünüyor ve davranıyor. Doğaları ve yetiştikleri yaş itibariyle olaylara tamamen farklı açılardan yaklaşan kuşaklar; 1965-1980 yılları arasında doğanlar X Kuşağı, 1981-1999 yılları arasında doğanlar Y Kuşağı, 2000 ve sonrasında doğanlar ise Z Kuşağı olarak adlandırılmaktadır. Tüm kuşakların farklı özellikleri ve hayata bakışları vardır. Bu beslenme için de geçerlidir. Kısaca söylemek gerekirse; X Kuşağı patates kızartmasını ve yo-yo diyetini tercih ederken, Y Kuşağı et bazlı diyetleri tercih ediyor. Z kuşağı insanları ise boylarına göre fast food yemeklerini tercih ediyor.kuşak farkları nelerdir, kuşaklar arası beslenme farkları, kuşaklar ve beslenme alışkanlıkları

Kuşakların beslenme alışkanlıkları ve tercihleri;

X Kuşağının Beslenmesi… Doğru beslenme bilinciyle büyüyen bu kuşağın bireyleri; Her gün meyve ve sebze yemeyi bilirler ve aşırı yağ ve şeker tüketimi sağlığımız için zararlıdır. Ancak araştırmalar, bu neslin kızartmayı çok sevdiğini gösteriyor.

Bu neslin bir diğer kötü yemek alışkanlığı da tatlıyı reddedememeleridir. Buğday tereyağlı unlu mamüllere çok düşkün bir gruptur. Diyetleri 2 ana öğünden oluşur: sabah ve akşam. Gen X insanları hayvansal gıdaları tercih etme eğilimindedir. Bu kuşağın en çok tercih edilen sebzeleri kabak, pancar, pırasa, havuç, soğan, sarımsak, turp, ıspanak ve patlıcandı. Bulgur, pirinç, un, mercimek, fasulye ve nohut yaygın olarak tüketilen baklagillerdendir.

X nesli; Yumurta, peynir, tavuk, sakatat, süt, yoğurt, kaymak gibi besinlerle beslenir. Ayran, boza, şerbet, şalgam, komposto ve kefir gibi içecekleri de sıklıkla tüketirler.

Y kuşağının beslenmesi… Diğer iki kuşakla kıyaslandığında en ekonomik olarak bu kuşak büyüyor. Bu neslin en önemli beslenme özelliği et ağırlıklı beslenmeleridir. Y kuşağında günlük beslenme üç ana öğünden oluşur: sabah, öğlen ve akşam.

Bu kuşağın tüm üyeleri sağlıklı ve dikkatli beslenme konusunda bilgi sahibi olsa da, çok az insan bunu uygulamaya koyabiliyor. Doğru yolu bilen ama uygulamayan bir nesil de denilebilir. Y kuşağı bireyleri bitkisel yağları yemeyi tercih ediyor.

Genel olarak sağlıklı beslenmeye çok önem veren bu nesil, söz konusu tatlı olduğunda X Kuşağı kadar güçlü değil. Yapay beslenme yerine doğal beslenmeyi önemseyen ve mümkün olduğunca sağlıksız gıdalardan uzak durmaya çalışan bir gruptur.

Y Kuşağı çalışan insanlardan oluştuğu için zaman kazanmak için genellikle kafelerde veya fast food zincirlerinde yemek yiyorlar. Bu kuşağın bir diğer olumsuz yönü de düzenli beslenme alışkanlıklarının olmamasıdır.

Z kuşağının yemekleri… Bu kuşağın insanları etnik yemeklere daha yatkın. Teknoloji çağında tam anlamıyla büyüyen Z kuşağı, beslenme alışkanlıkları üzerinde en büyük etkiye sahip. Her türlü besine ve beslenmeye tek tıkla ulaşabilen bu nesil, yemeğin nasıl yapıldığından kimin yaptığına kadar tüm detaylara ulaşabilen nesildir.

Araştırmalar, bu nesildeki insanların sadece u’inin aşina olduğu yiyecek ve içeceklere odaklandı. Bu da %’inin diyet gıdaları denemeye meyilli olduğunu gösteriyor. Ancak bu neslin diğerlerine göre biraz daha soğuk bir diyete baktığı söylenebilir.

Z kuşağının en bariz beslenme hatası kahvaltıyı atlıyor. Ortak yemek tercihleri   fast food, hazır yiyecekler ve pratik yiyeceklerdir.